İSTANBUL AVRUPA YAKASI TARİHİ VE DOĞAL GEZİ YERLERİ
İstanbul… İstanbul Avrupa Yakası… Rüyaların şehri… Yüzyıllarca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan, dünyanın başkenti sayılabilecek düzeyde bir merkez olan bu kentin, Boğaz ile birlikte iki yakayı bağlaması, merkezileşmesinin en büyük artısı. Aynı zamanda tarih boyunca ev sahipliği yapmış olduğu medeniyetlere ait yapılar, eserler ve daha birçok şeye günümüzde de hala sahip çıkıyor ve yaşatmaya devam ediyor olması da cabası.
Böylesine büyüleyici bir kenti gezmek, görmek ve o yerleri hissetmek isteyenler için sıklıkla ziyaret edilen ve her fırsatta tekrar tekrar gelinen bir uğrak noktası da aynı zamanda. Dünya çapından yüz binlerce ziyaretçi için bile İstanbul kelimesinin büyüleyici bir anlam ifade ettiğini biliriz. Dolayısıyla gezecek yerlerinin sayısının fazlalığı da her gelişte yeni yerler keşfetmeyi sağlar. Bizler de en kıymetli zamanlarınızı ayırmak istediğiniz tatil sürecinizi İstanbul için ayırdığınız zamanlara bir nebze de olsa katkıda bulunabilmek adına İstanbul Avrupa Yakası’ndaki tarihi ve doğal gezi yerleri hakkında en popüler yerleri listeleyerek kısa bilgiler aktaracağız. Böylelikle daha az zaman alan bir seyahat rotası oluşturabilmenize de imkân sağlamış olacağız. Dilerseniz şimdi sizleri büyüleyici bir Avrupa Yakası seyahatine çıkaralım.
Nasıl ki Türk yemekleri denince dünya çapında ilk duyduğumuz kelime kebab oluyorsa, İstanbul denildiğinde de Avrupa Yakası’nda bulunan ve ilk akla gelen Sultanahmet Meydanı oluyor. Osmanlı ve Bizans Dönemleri’nde dahi bu meydanın önemi oldukça büyük olması, kültür aktarımı devamlılığıyla günümüzde de önemini korumaya ve bazı geleneksel kutlamaların burada yapılmasına imkân vermektedir. Bölge dâhilinde çarşılar, camiler ve dilek dilemek, dua etmek için gelen binlerce kişinin uğradığı türbeler yer alırken, Osmanlı mimari tarzını da hemen her yapıda görmek mümkün. Birbirlerine yakın konumlarından dolayı ve tarihi önemlerinden dolayı da Sultanahmet Camii ziyareti sonrası, popüler bir rota olarak Yerebatan Sarnıcı ve Ayasofya Müzesi’ni de önermekteyiz.
Tarih eşittir İstanbul anlayışına istinaden, İstanbul hakkındaki yazılarda en çok tarihi yerlere sahip bölgelerin zevkle gezildiği aşikârdır ve bu sebeple bizlerde listemizde içerisinde sadece tarihi mekânları fazla olan değil, aynı zamanda bölgenin tamamının tarih boyunca önem arz ettiği yerlerden biri olan Eminönü’ne yer vereceğiz. Günümüzde İstanbul’un en önemli noktası sayılan Eminönü, zamanında da hem Roma’nın, hem de Bizans’ın da en önemli merkezi olarak sayılıyordu. Ticaret merkezi olma özelliğinden dolayı böylesine öneme sahip olan bu semtte ünlü Mısır Çarşısı, Yeni Camii ve yapısıyla hala göz boyayan Sirkeci Garı bulunuyor. Ayrıca yine bölgedeki tarihi havayı soluyarak bir yemek yemek isterseniz balık ekmek dışındaki alternatif olarak Hocapaşa Sokak içerisindeki tarihi restoranların keyfini sürebilirsiniz.
Şehrin ortasında tarih kokusunu duyumsayabilmek isteyenler için vazgeçilmez bir noktadan; Galata Kulesi ve Taksim’den bahsedeceğiz biraz da. Galata Kulesi şehrin ortasında insanlarla iç içe olan tarihi bir mekân. Burası oldukça aktif şekilde hem çevresindeki ahşap masalarla insanların vakit geçirebileceği, hem de kuleye çıkarak boğaz manzarasını doyasıya seyredebileceği bir yer olarak varlığını sürdürüyor. Kuşların da dans etmek için sıklıkla seçtiği bu yerde manzaranın ve tarihi havanın keyfini doyasıya sürebilir, ayrıca birçok hediyelik eşya dükkânını gezerek minik hatıralar da alabilirsiniz. Hemen ardından İstiklal Caddesi’nde yürümenin keyfini çıkarabilir, son olarak ise St. Antuan Kilisesi’ni ziyaret ederek son derece kaliteli ve dolu dolu bir gezi gerçekleştirebilirsiniz.
İstanbul Avrupa Yakası’ndaki tarihi ve doğal gezi yerleri hakkındaki bir yazıda, Avrupa Yakası’nın gözbebeklerinden biri olan Dolmabahçe Sarayı’na yer vermemek mümkün değildir. Beşiktaş ve Kabataş mevkilerinin arasında yer alan sarayın Osmanlı Dönemi’nde yaptırılan ve Mustafa Kemal Atatürk’ün de bu sarayda vefat etmiş olması sebebiyle günümüzdeki değeri manevi anlamda artarak varlığını sürdürmektedir. Devasa büyüklükte ve oldukça özenli bir bahçe mimarisine de sahip olan sarayın boğazın hemen kıyısında yer alması sebebiyle de muhteşem manzaraya sahip olduğunu söyleyebiliriz. Bu bölgede geziyorken Dolmabahçe Sarayı’nın bahçesinde kendi kendinize bir yürüyüş yaparak tarihin havasını soluma zevkinden kendinizi mahrum etmeyin deriz.
Avrupa Yakası’nın gözde merkezlerinden biri olan ve şehrin tüm hengâmesini ardınızda bırakıp sessiz, sakin ve huzurlu vakitler geçirmek için doğanın kollarına kendinizi bırakabileceğiniz bir yer olan Emirgan Korusu da yine listemizde olmazsa olmazlardandır. Bin bir çeşit çiçeklerle bezenmiş bu koruda ormanın ve yeşilliğin tadını doyasıya çıkarabileceğiniz piknik alanları olduğu gibi, aynı zamanda birkaç köşkte yer alan restoranlarda da lezzetli yemeklerinizi manzara eşliğinde yiyebilir ve rahat bir nefes almanın keyfini sürebilirsiniz.